8 Kasım 2017*

524K 23.2K 94.4K
                                    

8 Kasım 2017...

Kapalı bir şekilde dizili kartlardan birini çektim; maça kızı.

"Maça kızı," dedi krupiye.

Krupiye değil.

Ablam.

"Senin burada ne işin var abla?" diye sordum. Kumarhaneye girmemeliydi. Onu korumak zorundaydım. Onu neyden, kimden korumak zorunda olduğumu hatırlamıyorum. Fakat burada olmamalı. Bu çok yanlış. "Abla! N'apıyorsun burada?!"

Ablamın yüzüne kendine has, ona çok yakışan gülümsemesi yayıldı.

Bir kart seçti ve açtı: Kupa valesi.

"Bütün iskambil kağıtlarını öğrenmiştim. Ama valeleri pek sevmiyordum. Nedendir bilmem, kralın uşağı gibi görünüşleri vardı!" dedi.

"Şeker Portakalı..." dedim. Nedendir bilmem, ablamı özlediğimi hissettim. Çok özlediğimi. O an kafama dank etti. "Abla sen öldün..." Etrafıma baktım. Koskoca kumarhanede sadece ablam ve ben vardık. "Bu... Bir rüya..." Gözlerimi gözlerine diktim yine de, biraz olsun özlemim dinsin diye.

"Ne derdi Şeker Portakalı'nda? 'Uyuyalım... İnsan uyudu mu her şeyi unutur.' Unut benim öldüğümü..." dedi.

"Unutamıyorum!" Çaresizdim. "Abla öyle bir öldün ki... Yaşayamıyorum!"

"Arkana bak..." dedi. Arkama baktım. "8 Numara'da oturan, siyah, uzun saçlı kız..." dedi. Kaşlarım çatıldı. Bir masada, blackjack oynayan, siyah uzun saçları olan kızı gördüm. "8 Numara'da oturan, siyah, uzun saçlı kız Bora..." dedi ablam. "Onun için yaşamak zorundasın."

"O kim?" diye sordum, şaşkınlıkla. Ablama döndüm. "Neden onun için yaşayayım ki?"

"8 Numara'da oturan, siyah, uzun saçlı maça kızı..." dedi ablam. Göz kırptı. Bakışları, masanın üzerindeki kartlara çevrildi. Tüm kartlar açılmıştı ve hepsi maça kızıydı. "Benim yanımda, güvende..."

"Kim?" diye sordum, başımı kaldırıp. Ablam yoktu. Hızla ayağa kalktım. "Abla!" diye seslendim. Etrafıma bakındım ve koşmaya başladım. "Abla!"

Birisine çarptım.

8 Numara'da oturan, siyah, uzun saçlı kıza.

Maça kızına.

"Ablan öldü..." dedi.

"Biliyorum... Ama buradaydı," dedim.

"Şimdi burada değil," dedi.

Kızın gözlerine baktım. Öyle ruhsuz duruyorlardı ki... Sanki ruhu biriyle beraber onu terk etmiş ve burada sadece bedeni kalmıştı. Belki beni anlardı. "Ablamı çok özledim," dedim.

"Kavuşmanız için ölmen gerekiyor," dedi.

Elindeki silahı o an fark ettim.

"Ablana kavuşmak istiyor musun?" diye sordu.

Silahı bana doğrultuyordu.

Hiç düşünmedim. "Evet," dedim. "Çok özledim ablamı..."

Kalbim acıdı.

Kalbim, çok acıdı.

Tavan. Duvarlar. Oda. Rüya. Gerçek değil. Rüya.

"Çok güzel bir rüyadan uyandım."

Elimi kalbime götürdüm ve kalbimin üzerindeki kurşun izine dokundum.

"Estetik yaptırabilirdin... Yarana..."

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now