27.Bölüm

991K 44.6K 78.6K
                                    

Kahvaltıya indiğimde, saat bire geliyordu. Gökhan ve Bora masada oturuyorlardı. Gökhan gülümseyerek bana "Günaydın." dediğinde, başımla ona selam verdim. "Karadeniz'de gemilerin mi battı?" diye sordu, suratımın asık olduğunu fark ettiğinde. Bora ise bir şeyler yemekle meşguldü.

"Yok canım. Doğrudan Ortaköy'de ben battım." dedim, kinayeyle. Sonuçta ben, boğularak can verme tehlikesi atlatmıştım; gemilerden bana neydi. Gökhan, kaşlarını Bora'ya çatarak bakmaya çalıştı ama gülmemek için zor duruyordu.

"Kızı denize mi attın?" diye sordu Gökhan merakla. Bora, hiçbir tepki vermeyince bana döndü. "Seni denize mi attı?" Kendini tutamamış, bir kahkaha patlatmıştı.

"Komik mi?" diye sordum, en ciddi ifademle.

"Keşke orada olsaydım!" dedi Gökhan, daha çok gülmeye başlamıştı. "Kurtarırdım seni!" dedi, kahkahalarının arasında. Hiçbir şey söylemeden, sinirle önümdeki peynire çatalımı batırıp, yemeye başladım. "Keşke Hande beni aradığında, olaya ben müdahale etseydim." dedi, kahkahasının sonunda.

"Aaaa Hande'ye n'oldu sahi? Ben onu unutmuşum." dedim, merakla. Bakışlarımı Bora'ya çevirmiştim.

"Alkol işte. İnsana kendisini bile unutturuyor. Bence sen bir daha içmemelisin." dedi Bora. Kendi kendine konuşuyor gibiydi. Daha sonra gözlerini net bir ifadeyle gözlerimle birleştirdi. "Aynen, sana bundan sonra alkol yasak." dedi, emredici bir sesle. Gözlerimi kocaman açtım ve Bora'nın çatalını batırdığı salatalığa çatalımı sertçe batırarak çektim. Sinirle de ağzıma attım.

"Şiddetli geçimsizlik yaşayan karı-kocalar gibisiniz vallahi!" dedi Gökhan, yine gülmeye başlamıştı. Bora ile göz göze geldiğimizde, yeniden içimde bir fırtına kopmuş gibi hissetmiştim. İkimiz de hiçbir şey söylemedik; Gökhan hâlâ gülüyordu. Biraz sonra kendini toparladı ve yeniden bana döndü. "Sayende Hande'ye ulaştım ben de... Flört ediyoruz galiba." dedi.

"Daha dün akşam seni atlatmaya çalışıyordu?" dedim, şaşkınlıkla.

"Sahi mi?" dedi Gökhan, benim yüzümdekine benzer bir şaşkınlıkla. "Ama bana gece hiç de öyle demiyordu... Sarhoş da değildi ki... Deneyebileceğimizi konuştuk." diye devam etti.

"Bırak Nazlı'ya Hande anlatsın bence." dedi Bora, düz bir ses tonuyla. Bakışları Gökhan'ın üzerindeydi.

"Akşam için hazır mısın Naz?" diye sordu Gökhan. Bora'nın bakışları hâlâ Gökhan'ın üzerindeydi ama bu sefer kaşları çatılmıştı.

"Ne var ki akşam?" diye sordum, eksilmeyen şaşkınlığımla. Gökhan dudaklarını araladığında, Bora sert ve buz gibi yüz ifadesiyle bana döndü.

"Hiçbir şey yok!" dedi Bora, sesi de buz gibiydi. Haydaaaa! Ben ne yaptım şimdi?

"Nasıl yok?" diye sordu Gökhan, onun da kaşları çatılmıştı. Bora, bakışlarını ona çevirdi.

"Nazlı'yı ilgilendiren bir şey yok." dedi, hâlâ buz gibi bakıyordu. Boyun damarları belirginleşmişti, muhtemelen çok öfkeliydi. Bak Naz, adam bağırmıyor.

"Dalga mı geçiyorsun?" diye sordu Gökhan, o da ciddiydi.

"Aksine. Çok ciddiyim." dedi Bora, net bir ifadeyle. Araya girip soru sormaya korkmuştum. Gökhan alayla gülümsedi ve bana döndü.

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now