96.Bölüm

1.1M 39K 160K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,

Üç saat sonra, Merve Kavut'un doğum günü ve o muhtemelen doğum gününe, yorumlarda kendini kaybetmiş olarak girecek. Kendisi biraz yavaş okur, artık hangi satırda "happy birthday" faslını kucaklarız ya da hangi beyin fırtınasında kaybolmuş olur, kısmet!

Merve'cim, sağlıklı, huzurlu, başarılı, hep mutlu olduğun, Nazlı'lı Bora'lı yaşların olsun. Bugüne dek Maça Kızı 8 uğruna verdiğin emekler için ve bize kattığın tüm güzellikler için sana minnettarım. Uykusuz gecelerine, yorulan gözlerine, uyuşan ellerine, geçmek bilmeyen baş ağrılarına selam olsun ama iyi ki bizimlesin. Hep bizimle kal.

Seni çok seviyorum...🥰

Hepinizi çok seviyorum, var olun...🙌🏻💛

♠️

Bir mahkumiyetin içine girmiş gibiydim. Etrafımda Bora ve Gökhan'ı görmek bana iyi hissettirmiyor ve eski günleri sık sık anımsamama sebep oluyordu. Onların devamlı olarak Türkçe konuşması benim için tahammül edilemeyecek kadar zordu ve televizyonun sesini sonuna kadar açarak, bir şeyler izlemeye çalışıyordum. Kendimi odama kapattığımda, Bora tüm sınırlarımı ihlal ediyor ve bir noktada, bir bahane bularak odama geliyordu ve geldi mi gitmek bilmiyordu. Halden anlamayan bir misafirdi ve ben misafirlere nazik davranacak kadar nezaket sahibi değildim ama bu, onun umurunda olmuyordu. Aslında bu sabah, kendimi banyoya da kapatmıştım ama yirmi dakika, on iki saniye sonra kapıyı neredeyse kıracak kadar net ve laftan anlamaz tavrını görünce, mahkumiyetime salonda devam etme kararı almıştım. En azından salon, odamdan daha büyüktü ve salondayken, dibime kadar giremiyordu.

"Ne yemek istersin?" diye sordu Bora. Bu soruyu dün de sormuştu ve verdiğim tepki, şimdikinden farklı değildi. Ne yemek istediğim onu ilgilendirmezdi. Aynı dün sabah, dün akşam ve bu sabah yaptığım gibi dışarıdan sipariş verecektim. "Çorba içmesi gerekir aslında, değil mi?" diye sordu.

"İçmiyor," dedi Gökhan. O, Bora'ya kıyasla daha zeki bir insandı. Bora'nın yaptığı çorbayı dün de içmemiştim ve bugün de içmeyecektim. "Dün hamburger yedi kahvaltıda, durumun vehametinin farkında mısın?" Ben farkındaydım ama bu da kimseyi ilgilendirmezdi. "En azından kendisine çorba siparişi verse?" diye devam etti Gökhan. Bora çorba diye diretmese zaten benim de arzum buydu fakat onun sözüne gelmeyecektim.

"Susma grevin ne zaman bitecek?" diye sordu Bora. Merakla yüzüme bakıyordu. İngilizce konuştuğu zaman, belki buna bir son verebilirdim. Belki de vermezdim. Bilmiyordum. "Nazlı doğru düzgün beslenmen ve toparlaman lazım!"

Altmış altı saatten biraz fazla süre baygın yatmıştım. Tam olarak saat kaçta bayıldığımı ya da Bora'nın beni saat kaçta kurtardığını bilmediğim için, aradaki bir iki saat ve dakikalık fazlalığı hesaplayamıyordum. Cuma sabaha karşı uyanmıştım ve o andan itibaren bir uyuyup bir uyanıyordum. Sersem hissediyordum. Cuma günü duş almak ya da Bora'nın bana duş aldırması bir şekilde iyi gelmişti fakat pek toparlayabildiğim söylenemezdi. Bugün pazardı, akşam olmak üzereydi ve hala iyi hissetmiyordum. Geçen süre zarfında, ne CIA ile ne de OCTO ile iletişim kurmuştum ve bir süre de bunun böyle devam etmesini istiyordum.

Kafam çok karışıktı.

"Ben sana zorla yedirmesini bilirim," dedi Bora. Çatılan kaşlarımla yüzüne baktım. Bana istemediğim bir şeyi yaptırması mümkün değildi ve bana meydan okuması, şu an istediğim son şeydi. Uğraşacak gücüm yoktu. Bakışlarıma aldırmadan ayağa kalktı ve mutfağa ilerledi. Gökhan, başını iki yana sallayarak güldükten sonra, görüş açımızdaki Bora'yı izlemeye başladı. Anladığım kadarıyla salata yapacaktı ve malzemeleri yıkıyordu.

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now