100.Bölüm

1M 40.1K 245K
                                    

Sevgili yol arkadaşlarım,

Ah ki ne ah! Dile kolay ama kalbime, zihnime, kalemime, hayatıma zor bir sayı 100! Zaman, öyle çabuk akan bir yol ki, hızına yetişemiyorum resmen. İlk bölümü yayınladığım o an ile şimdi arasında iki yılı aşkın bir vakit var. O günle bugün arasına o kadar çok şey sığdı ki: Nice kayıplar, üzüntüler, sıkıntılar, hastalıklar, dertler; nice tanışıklıklar, sevinçler, iyi haberler, mutluluklar, hayaller...

Maça Kızı 8, benim hayatımın mucizesi oldu aslında; dönüp dolaşıp kendimi bulduğum büyülü bi' evren... Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın, yine de o günüme şükredip sığındım ben bu evrene. İyi ki, iyi ki ve hep iyi ki! Nazlı hikayesini milyonlarca insan arasından bana anlatmayı seçtiği için şanslıyım ve belki de hayatımdaki en büyük şans bu. Çünkü ne zaman mutsuz olsam, ne zaman derdin sonu gelmeyecek gibi hissetsem, Maça Kızı 8'in bana bahşedilmiş bir mükafat olduğunu hatırlıyorum ve bir yerlerde sevinilecek, gülümsenecek, hayal kurulacak yeni bir şeyler keşfediyorum. Ne şartlarda yazıyor ve ne şartlarda bu satırları size ulaştırıyorum ama işte bu da kader, bu da sınav ve bu da nasip.

Ve bugün de kavuştuk, şükürler olsun.

Maça Kızı 8'in okunma oranını 11 Milyon'a ulaştıran okurlarına, gecelerce gündüzlerce Nazlı ile Bora'yı kendilerine dert edinen sevgililerine, benimle görünenden ötesini keşfetmeye çalışan tüm yol arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Bu başarı sizindir çünkü ben yalnızca yazdım ve bu benim için sıradan bir şeydi. Ben zaten yazdıkça var olduğunu hisseden ve bu hayatta sağlıktan sonra, yalnızca konforlu yazma alanında kalabilmeyi arzulayan birisiyim; fazlası yok. Ben yazdım ve siz hissettiniz. Aynı hislerde buluşabildiğimiz için, her cuma burada sarılıyoruz birbirimize.

Var olun Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi. ♥️🙏🏻

Dilerim nice unutulmaz, güzel, hayırlı an'lar birikir cebimizde; Maça Kızı'ndaki 8'i devirip bu evreni sonsuzluğa uğurladığımızda, "Ne günlerdi be!" diye, bugünleri yine beraber yad ederiz.

♠️

Bora, dün akşam uyumak için büyük mücadele verdiğim yatakta yatıyordu. Fakat beni hayrete düşüren manzara bu değildi. Baş ucuna oturan Annie, nasıl bir yürek yemişse, beni dumur etmeyi başarmıştı. Başarmışlardı. Çünkü odada Sergio da vardı ve rahat bir şekilde kanepeye oturarak, onları izliyordu. Yere düşen notebookun üzerinden atlayarak odaya girdim.

"Siz çıldırdınız mı?" diye sordum, fısıldayarak. "Siz n'apıyorsunuz burada?!"

Annie yanaklarına boca olan yaşları silmeye çalışırken, Sergio ayağa kalktı. "Sakin ol," dedi, sessizce. "Her şey kontrolüm altında."

Sergio'yu umursamadan yatağa yaklaşmak istedim fakat Annie'nin yalvarır gibi gözlerimin içine bakması adımlarımı durdurdu. Biraz daha kalmak için benden sessizce izin istiyordu. Parmakları yavaşça Bora'nın saçları arasında dolaşıyor, gözyaşları alnına akıyordu. Altı saniye sonra bakışlarını yeniden Bora'ya çevirdi. Omuzları sarsılsa da hıçkırıklarını kontrol ediyordu. Bora'nın alnına düşen birkaç tutam saçını sever gibi kaldırdı ve alnına dudaklarını bastırdı.

Güçlükle, "Annie," diye fısıldadım. "Gitmen lazım... Uykusu çok hafif. Gitmen lazım."

"Gökhan'dan uyku ilacı istedi uyuyabilmek için," dedi Sergio. Bakışlarımı şaşkınlıkla ona çevirdim. "Gökhan'a acil bir işim çıkmış gibi davrandım. Özge de evde yok." Yeniden Annie'ye baktım. Çaresizlik onu ele geçirmiş gibiydi. Dokuz buçuk yıl sonra ilk defa kardeşine bu kadar yaklaşıyor, ona dokunuyor, kokusunu içine çekiyordu. "Bırak biraz hasret gidersin..." dedi Sergio, sessizce.

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now