145.Bölüm

551K 32.7K 92.6K
                                    

Canım Maça Kızı 8 Ailesi,

Oylarınız, yorumlarınız, mesajlarınız, tweetleriniz, ilginiz, sevginiz ve bağlılığınız için çok teşekkürler!

Hepinizi çok seviyorum!

Var olun! 🌻💛

♠️

Ayağa kalktığımda, Leo'nun elini tuttum. Beraber eve doğru yürümeye başladık. Biraz evvel Annie'nin indiği arabanın önüne geldiğimizde, Leo elimden çekiştirerek, beni arabanın şoför koltuğuna yönlendirdi.

"Bora!" dedi Leo, kapıyı açarken. Bora böyle bir şeyin olmasını asla beklemiyormuş, aslında görünmez biriymiş ama bir yerlerde bir yanlışlık olmuş ve yakalanmış gibi tuhaf bir endişeyle Leo'ya baktı. "Sen de gel. Seninle de uyumaya karar verdim. Üçümüz uyuyacağız. Nazlı Nina, sen ve ben. Anneme küsüm hala. Bana bağırdı ya sabah. Sen bana sesli mesajı çevirmeden. O yatmasın bizimle. Üçümüz yatalım. Hadi gel!" Bora, kıpırdamadan, kendisine dünyanın en fantastik şeyinden bahsediliyormuşçasına, Leo'ya bakıyordu. Leo daha fazla sabredemedi ve bir diğer eliyle Bora'nın elinden tuttu. "Hadi! Eve girelim! Gelsene!"

Kapkara gözler, gözlerimi bulduğunda, bunun bir teklif olduğunu ve bu teklifi kabul etmemi çok istediğini anlamıştım.

Başımı usulca iki yana salladım.

Bu, hayır diyemeyecek dilime yardımcı olmak için yaptığım bir şeydi çünkü Bora ile aynı yatağa girmek, aldığım her kararı sınayacak ve beni tepetaklak edecek bir eylemdi. Kapkara gözlere yerleşen hayal kırıklığı benim gözlerime işlerken, üzülmemeye çalıştım. Sonuçta, belli ki buraya gelirken benimle uyumak gibi bir niyeti yoktu ve sırf Leo onu çağırdı diye, saniyeler içinde, bir hayal kurmuş olamazdı. Olmamalıydı.

"Leo, benim yata gitmem lazım..." dedi Bora.

"Biz de yata gelelim seninle!" dedi Leo, heyecanla. Başını kaldırarak bana baktığında, sempatik yüzünün en güzel tarafı olan gamzesi, huzurlarıma serilmişti. "Yatta uyuyalım, değil mi Nina?!"

"Bora yata gitsin... Biz seninle burada uyuyalım..." dedim. Kapkara gözlerdeki hayal kırıklığının bir benzeri, Leo'nun acı kahve gözlerine yerleşti. "Hem seninle baş başa konuşacaklarım var."

"Sonra konuşuruz?" dedi Leo, üzüntüyle. "Siz evli değil misiniz?" Annesine baktı. "Anne? Evli olan insanlar, beraber uyumazlar mı?" Bora'ya baktı. "Beraber uyurlar." Bana baktı. "Hep beraber uyuyordunuz, şimdi ben sizinle uyumak istediğim için neden oyunbozanlık yapıyorsunuz ki?" Bakışları yeniden annesini buldu. "Anne bir şey de! Lütfen benimle beraber uyusunlar!"

"Bebeğim ısrar etme..." dedi Annie.

"Küs müsünüz siz?" diye sordu Leo, bana. Bakışlarındaki kırgınlık öyle keskindi ki, evet dersem sevgiye dair inandığı her şeyi temelden sarsacağımı hissettim. "Nina'dan özür dile, barışın, hadi..." dedi, Bora'ya. Leo'nun ısrarının bir sonu var mıydı, emin değildim. "Lütfen özür dile... Seni çok seviyor Nina... Özür dilersen affeder, hadi özür dile..."

"I'm sorry," dedi Bora fakat muhatabı ben değildim, Leo'ydu. Benden özür dilemeyeceği için, üzgün olduğunu Leo'ya söylüyordu ama Leo muhtemelen bunu anlamamıştı. Türkçe devam etti: "Özür dileme... Özür dilenecek şeyler yapma... Bunu da mı ablam öğretmişti?" Yüzüne buruk bir gülümseme yayıldı. "Keşke ben de özür dileyerek hatamı telafi edebileceğime inansam. O zaman, en azından içim rahat ederdi."

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now