103 - Cehennem

24.5K 795 106
                                    

Herkese yeniden merhaba!

Vote atmayı, yorum bırakmayı ve beni takip etmeyi unutmayın

Diğer hikayem olan KAYLA'ya da bakabilirsiniz.

İyi okumalar

Bulut'tan

  Sabah saat 5 gibi daha hava bile aydınlanmamışken mide bulantısıyla tuvalete koşmuştum. Neredeyse bir saattir tuvaletin başında öğürmekten mahvolmuştum. Ekin dün geceden beri yoktu, haliyle uyandığımda da yanlızdım. Bu mide bulantıları için erken değil miydi? Bunu sürekli yaşayacak olmak bir kabustu! Kusacak hiçbir şey yoktu midemde ama ben hala öğürüyordum. Yetmezmiş gibi zaten rezalet bir haldeydim. Dün geceden beri ağlamaktan şişmiş gözlerim ve dağınık saçlarımın yanına bir de bu gelmişti.

  Tuvaletin kenarına kolumu dayamış başımı da üzerine koymuş bir sonraki bulantıyı beklerken gözlerim kapanıyordu yavaş yavaş. Tam o sıralarda Ekin belirdi karşımda. Yine çatık kaşları ve dışarıdan geldiğini gösteren kıyafetleriyle bana doğru yürüdü. Önğme kadar gelince dizini kırıp yere çömeldi.
-"Iyi misin?"
Diye sordu katı bir sesle. Başımı iki yana salladım. Öyle iyiyim ayağına yatacak halim yoktu çünkü çok kötüydüm. Ölüyor gibiydim.

  Yüzümü inceleyip saçlarımı arkaya attırdı.
-"Yemek yemedin değil mi?"
Diye sorarken beni banyo tezgahına götürüp elimi yüzümü yıkattı. Ardından tekrar kucağına alıp mutfağa götürdü. Şaşırmış ve kasılmıştım. Dünden ve önceki günlerden sonra neden bu kadar sakindi? Hala buz gibi soğuktu hissediyordum ama dünkü öfkeden sonra geçen seferki gibi olmasını beklemiştim. Öyle değildi ne kadar sertse de yumuşak davranıyordu.

  Beni bar taburesine oturttu.
-"Yardımcılara söyleyeyim kahvaltıyı hazırlasınlar"
Diyip çıkarken başımı iki yana salladım hızla. Midem asla öyle büyük bir kahvaltıyı kaldırmazdı. Geçen seferki gibi her şey aşıro midemi bulandırıyordu. en ufak koku bile.
"Yemek yiyeceksin Bulut" dedi. Sesinden hemen sinirlendiği belli oluyordu.
-"Midem bulanıyor!"
-"Bu yemek yiyeceğin gerçeğini değiştirmiyor. Sürekli bulanacak."
Dedi ve sinirle dolabı açtı. "Ne istiyorsun?" Diye sordu aynı sert ses tonuyla.
-"Bir şey istemiyorum."
Dedim ve kalkıp mutfaktan çıktım. Birkaç adım uzaklaşmadan daha beni yakalamıştı.
-"Beni sinir-"
lafını böldüm.
-"Yeter! Yeter artık! Bana böyle davranmaktan ya vazgeçersin Ekin ya da beni kaybedersin. Ben senin kölen değilim. Beni seviyorsan öyle davran. Bana hükmedemezsin! Bu işlere tekrar girmeni bu yüzden istemiyordum işte! Hale bak, yine bu kocaman kaleye hapsoldum! Kapıda adamlar, içeride sen... buz gibisin! Canımı yakmaktan hiç çekinmiyorsun, en ufak bir şeye sinirleniyorsun! Bütün yaşadıkları baştan mı yaşatmak istiyorsun bana? Seninle evlendi-"
Derken dudaklarıma yapıştı. Beni hızlıca duvara yaslarken deli gibi öpüyordu beni. Anlamlandıramıyordum hiçbir şeyi. Donup kalmışken öpmeyi bırakıp konuştu:
-"Karımsan karım gibi davran. Bir daha beni görmemek yok, odaları ayırmak yok, evi terketmek asla yok. Anlaşıldı mı?"
Cevap vermedim. Tüm hırsı buna mıydı? Birkaç hafta konuşmamamız ve hemen ardından bana bok gibi davrandığı için evi terketmem mi?
-"Bırak!"
Diye ittirdim ama çekilmedi. Beni kucağına alıp koltuğa yatırdı ve üzerime uzandı.
-"Benden kaçmayacaksın!"
Dedi. Cevap bekliyordu. Sanki ben durup dururken kaçıyordum.
-"Kaçırmazsan kaçmam!"
Diye yanıt verdim. Kendini bana bastırıp dudaklarını dudaklarıma sürttü.
-"Uslu durursan kaçmana gerek kalmaz."
-"Bana hayvanmışım gibi davranma!"
Çenemi kavradı. Sıkmıyordu ama dudaklarım büzüşmüştü. Tekrar öpüp geri çekildi.
-"Beni sınamaya devam etme Bulut."
Dedi ve üzerimden kalkıp telefonla bir şeyler yaptı. "Kahvaltıyı hazırlayacaklar. Bir saat sonra. O zamana kadar kendine gel."
Dedi ve yukarı gitti.

  İçi boşaltılmış bir peluş gibi yukarı çıktım. Yıkandım. Saçlarımı kuruttum. Biraz daha iyi gibiydim ama canım tek lokma istemiyordu. Yersem kusacak gibi olurdum yine. Yatağa uzandım ve camdan bakmaya başladım. Kocaman bahçeye, koruluğa falan bakıyordum. Ne kadar güzel, herkesin hayalindeki hayattı ama!

  Kapı açılmıştı. Gelen Ekin'di kesin. Yemeğe inmediğim için gelmişti.
-"Kahvaltı hazır Bulut."
Dedi. Hiçbir tepki vermeyince yanıma geldi. Giyinikti, yine gidecekti ve birilerinin canını yakacaktı. "Bulut, kalk ve kahvaltıya in!"
Dedi daha sinirli bir sesle.
-"Yemeyeceğim."
Dedim.
Omuzlarımdan tutup beni kaldırdı.
-"Bulut! Aşağı in, kahvaltı yapacağız."
Diye bağırdı.
Çenem titriyordu.
-"Seninle evlendiğim güne lanet olsun!"
Diye fısıldadım çatlayan sesimle. Bir süre hiç tepki vermedi. Dondu kaldı. Canım çok acıyordu. Böyle olmaması gerekiyordu...

  Çenemi tutup yukarı kaldırdı. Gözleri kıpkırmızıydı onun da.
-"Kahvaltıya in Bulut. Hemen."
Dedi sadece. Korkuyordum şu anda bir şey yapmasından. O yüzden hemen odadan çıkıp aşağı indim. Kocaman masada duran yiyecekler midemin kalkmasına yetmişti bile. Kendimi boş olan misafir odalarındna birine atıp Ekin'in gitmesini beklemeye karar verdim ama o beni rahat bırakmamaya kararlıydı. Adımı bağırıyordu.

  Çaresizce odadan gözlerimi silip çıktım.
-"Ne var?"
Dedim. Başını bana çevirdi ve hızlıca yanıma gelip beni odaya geri soktuktan sonra kapıyı arkandan kapattı.
-"Sana yemek yiyeceğini söylemiştim!"
Dedi. Öfkeden kuduruyordu adeta. Üzerime gele gele beni duvara kadar sıkıştırmıştı.
-"Ekin midem bulanıyor. Rahat bırak beni artık."
Tam yanıma tüm gücüyle yumruk attı.
-"Kapa çeneni!"
Diye bağırdı. Korkudan dilimi ıssırmıştım. "O planladığın bebeği istemiyorum! Onun yüzünden olan hiçbir şeyle de ilgilenmiyorum!"
Ellerimi başıma sarmıştım korkudan.
-"B..ben.."istemeden kekeliyordum. "Bebeği p..planlamadım."
Kollarımı yakalayıp beni diğer tarafa savursu ve tüm evi inletircesine bağırdı.
-"YALAN SÖYLEME! YALAN SÖYLEME BANA!"
Hırsını alamayıp tekrar beni tuttu ve hırpalamaya devam etti. Bağırıyordu ve artık çok korkuyordum.

  Sustuğu zaman ancak farkedebilmişti beni. Üzerimden çekilmesine rağmen hareket edemiyordum. Yine bir şeyler oluyordu. Ağlarken kendime engel olamadan sarsılarak çok hzılı nefes alıp veriyordum. Boğuluyor gibiydim. Durduramıyordum. Öncekiler gibi değildi bu. Nefes alıp vermeyi kesemiyordum. Saniyede 6 7 kere hızla sarsılarak kesik nefesler giriyorsu ciğerime ağlamanın etkisiyle. Normale dönemiyordum.

  Ekin bir şeyler diyip duruyordu ama dinlemiyordum. Beni kenara oturttu ve diz çöktü yanıma. Çok korkuyordum bu sefer. Öleceğimi sanmıştım hatta bir an. Öyle ki kendi boğazıma yapışıp şumu durdurmayı istemiştim.

  Biraz zamanın ardından ben odanın köşesinde titreyerek ağlamaya devam ediyordum. Az önceki şeyi atlatmıştım. Ekin ise yatağa oturmuş beni izliyordu. Beni dövecek gibiydi. Bu yaptığını nasıl unuturdum bilmiyordum.
-"Bulut.."
Diyerek bir tepki almaya çalıştı. İstediği vermeyecektim ona. Bana yaklaşmaya çalıştığında ise hemen çekildim ve ellerimi yine başıma sarsım sanki vuracakmış gibi. "Bulut, sana asla vurmam." Dedi. İnanmakta güçlük çekiyordum. Başımı kaldırdım.
-"S...se.s..seninle... a..a..aynı o..odada a..asla ka..kal...kalma..kalmayacağım."
Konuşamıyordum bile. "B...bebeğime y..yada b..bana." sesim çatlamış yine gözlerimden yaşlar akmıştı. Yüzümü silip devam etmeye çalıştım. "Do..dokunmayacaksın." hıçkırdım ardından.
-"Bulut, biraz sakinleş. Sonra konuşalım güze-"
Başımı iki yana sallayıp kulaklarımı kapattım.
-"B..bana onu deme!"
Dedim.
-"Tamam. Nasıl istersen. Sadece biraz sakinleş."
Yine başımı iki yana salladım.
-"S...senden bu... bu yüzden gi...gitmeye ça..çalıştım. Ke...kendini ka...kaybediyorsun." yine gözlerimi silip hıçkırıklarımı kontrol etmeye çalıştım. "A..ama s...sen" bir süre nefes alamadım yine. "S..sen ka..kabul e..etmedin. B..bana bu..bunu ya..yaptın." sesli ağlıyordum. "S..seni gö...görmek i..istemiyorum. Bu bebeği... ha-haketmiyorsun!."
-"Bulut, ben senin kocanım. O bebeğin de babası."
-"Ha-hayır. S...sen o oteldeki fa-fahişeyi ka-kaçırıp tu-tutsak eden... ka-katil ma-mafyasın. B..benim hi-hiçbir şeyim de.. değilsin."  Ayağa kalktım. "Gi..gitmeme a..asla i..izin vermeyecek kadar ha-hasta olduğun için de s..seninle bu cehennemde kalmaya devam edeceğim ama s..senin asla karın olmayacağım."
Dedim ve odadan çıktım.

-Bölüm Sonu-

Vote atmayı yorum bırakmayı ve beni takip etmeyi unutmayın! Bir sonraki bölümde görüşmek üzere












~Zor Aşk~Where stories live. Discover now