24- Dağ evi part -1-

82.1K 1.5K 579
                                    

Herkese tekrardan merhabalar vee iyi okumalarr!

vote atmayı, yorum bırakmayı ve yeni gelişmelerden haberdar olmak için profilimi takip etmeyi unutmayın...

Ekin' den

Arabamın farlarının aydınlattığı yolda kar tanelerinin yere düşüşünü görebiliyorduk. Tekerler karda iz bırakırken ben arabayı durdurmuştum.

Bulut bütün yol boyunca bana bağırıp beni sinirlendirmiş ve yine düşünmeden konuşmuştu. Arabadan inip Bulut kaçmasın diye arabayı kilitledim. Gerçi kaçabileceği bir yer yoktu ama olsun.

Ben Ahmet Bey' den anahtarları almak için kulübelerin kapısını çaldım. Kapıyı eşi Ayşe Hanım  açtı.

"Ekin bey hoşgeldiniz" hoşbuldum diyerek evin anahtarlarını istedim. Geleceğimi yolda haber vermiştim zaten. "Tabi Ekin bey. Ahmet! Anahtarları getirir misin?" Ahmet Bey'e seslenip bana döndü. "Geliceğinizi yolda haber verdiğiniz için ayaküstü evi toparlayıp alışveriş yaptık. İstediğiniz bişey olursa haber vermeniz yeterli" teşekkür edip arabaya ilerledim. Bulut koltukta kollarını önünde bağlamış şekilde oturuyordu.

Arabanın kilidini açıp Bulut'u  arabadan indirdim ve tek hamlede sırtıma aldım. Bulut sırtımdayken zorda  olsa evin kapısını açıp Bulut'u sırtımdan indirdim. Ardından da hemen kapıyı üst üste kilitledim.

-"Aç şu kapıyı beni burda zorla-"
-"Tutarım!"
-"Senden nefret ediyorum! Senden-" ağzını kapattım.
-"Sen çocuk gibi davranmayı kesene kadar burdayız! Şu hareketlerini keste büyü artık"
-"Büyümem! Büyümiycem işte!"
-"Madem büyümüyorsun o zaman bende çocuklar gibi sana ceza veririm. Her çocukluğunda ceza, olgun davranışında da ödül alırsın." Diyip anahtarla birlikte klozete gittim. Bulut'ta arkamdan söylene söylene geliyordu.

Anahtarı klozete atıp sifonu çektim.
-"Ne yaptın sen! Senin yüzünden burda kaldık!  Aptal!" Diye bana vuruyordu. Ciddi bir ifadeyle kollarını tuttum.
-"Evet. Çocukluk yaptın. Şimdi cezanı alıcaksın." Diyip onu yukarı sürüklemeye başladım. En üst kattaki odanın kapısını açıp Bulut'u içeri soktım.

Işığı açıp Bulut' u yatağa ittirdim. Durmadığı için üzerine çıkmam gerekmişti. Kemerimi çıkartıp ellerini yukarıdan yatağın başlığına bağladım. Deli gibi çırpınıyordu. Kenara gidip ufak bir yılanın olduğu teraryumu açtım. Ahmet Bey burada sürüngenlere bakıyordu. Bulut'un korktuğunu biliyordum.

Bulut'a yaklaştıkça benden kaçmaya çalışıyordu. Üzerindeki tişörtü ikiye ayırıp göğsünü tamamen açtım ve yılanı yavaşça vücuduna yaklaştırdım.

Bulut bas bas bağırmakla birlikte bir de ağlıyordu. "Tekrar çocukluk yapacak mısın?" Dedim. Başını hızlı hızlı sağa sola salladı. "Eğer tekrar çocukça bir hareket yaparsan çarpı 2 ceza alırsın. Hem yalan söylemekten hem de olgun davranmamaktan"

-"Yaklaştırma şu yılanı!" Diye bağıran Bulut'a cevap verdim

-"Eğer ürkütürsen seni ıssırır" diyince bağırmayı kesti. Korkudan tirtir titriyordu. Kısık bir ses tonuyla. Kendini yatağa bastırabildikçe bastırıyordu.

-"korkuyorum, istemiyorum! Lütfen götür şunu!" Dedi. Sanırım bu kadar göz korkutma yeterliydi. Yılanı başından tutarak Bulut'tan uzaklaştırdım. Sonra da onu serbest bıraktım.

Çözer çözmez kalkıp bana onun için sert ama benim için etkisiz bir tokat attı. "Senden nefret ediyorum! Sakin dokunma bana!" Tüm gücüyle vuruyordu. "Seni affetmekle çok büyük hata yapmışım!" Bana bağırıp duruyordu. Başını göğsüme yapıştırdım. Evet çok korkutmuştu.

~Zor Aşk~Where stories live. Discover now