42-eğer ona zarar verirsen beni de kaybedersin!

40.5K 1K 66
                                    

Herkese yeniden merhaba

Bulut'tan

Kerem'i dünden beri görmemiş olmanın verdiği rahatlıkla mutfağa indim. Her zamanki gibi sıkıntıdan patlıyordum. Dün hiç gelmemişti. Kahvaltıfan sonra bir daha görmemiştim. Zaten görmekte istemiyordum. O da Ekin'in kardeşiydi işte. Onunda Ekin'den yana kalır bir tarafı yoktu. O da beni bedeninle cezalandırmıştı. Ekin kadar olmasada yapmıştı.

Canım hiç bir şey istemiyordu ama karnım kazınıyordu. Ekmek poşetini çıkartıp bir dilimin üzerine çikolata sürdüm. Sonra onu tost gibi kapatıp masaya oturdum. Kafam karmakarışıktı. Ben bu hayata çok uzaktım. Ekin... Neden olmuştu ki bunlar? Babam ayyaş pisliğin teki diye mi? Annem bile Ekin'in evinde kalıyordu. Hayatımın bütün ipleri onun elindeydi. Bana her şeyi yapabilirdi. Yapmıştıda zaten. Sadece garip olan o işk gün ona fahişelik yaptığımda bile şu an hissettiğim kadar aşağlık hissetmemiştim.

Tabağımı lavabonun içine bırakıp salona doğru ilerledim. Canım sıkılıyordu ve canım hiç bir şey yapmak istemiyordu. Belki televizyon iyi gelirdi. En azından ses falan olurdu. Yanlız hissetmezdim. Aslında Ahmet'le konuşabilirdim. Ona dormak istediklerim vardı ama cevaplarından korkuyordum.

Rastgele bir kanalı açıp karşısına oturdum. Görüntüde televizyon izliyordum ama aslında durum bambaşkaydı.

Şimdi daha iyi anlıyorum nasıl bir aptal olduğumu. Benden çocuk bile istemiyordu. Benimle evlenmemişti de. Bunların hepsi planının parçasıydı herhalde.

O testleri görünceki hali. Çıldırmıştı. O kadar mı iğrençtim? Ne güzelde kandırmıştı beni! Brni sevdiğini söylerken yavaş yavaş derinden oymuştu kalbimi. Bana hiç bir şeyini anlatmamıştı, o istemedikçe yanında olmama izin vermemişti. Ben şu ana kadar hiç farketmemiştim. Aptal gibi ona mrcbur olduğuma inanıp yaptığı her şeye boyun eğmiştim.

Omzuma dokunan el ile yerimden zıpladım. Hemen arkamı döndüm. Gelen Kerem'di. Ne ara gelmişti ki? Ben neden duymamıştım?

-"İyi misin?"

Bide sormuyor mu!?

-"Çok!"

İmalı cevabım üzerine mesajı almış gibi başını öne eğdi. Ardından yanımdaki koltuğa oturdu.

-"Bak... ben sabah öyle demek istememiştim."

Nedense artık bu düşünceli tavırları yapay geliyordu. Histerik bir gülüşle

-"Hadi ya! Peki ne demek istemiştin?" Dedim.

-"Kumsal, ben gerçekten öyle demek istemedim."

-"Tamam. O zaman konuşacak bir şeyiniz kalmadı."

-"Ekin, bu gün şirkete geldi."

Ne!? Ekin Kerem'in yanına mı gitmişti? Acaba ne demişti? Benim hakkımda neler demişti?

-"Ne oldu peki?"

-"Çok öfkeliydi. Delirmiş gibi üzerime yürüdü. Her yeri altüst etti. Senin benimle olduğunu biliyor artık."

-"Tam olarak ne dedin ona?"

-"Başından beri her şeyin bir oyun olduğunu anlattım. Senin benimle anlaşma yaptığını, intikam için onu affettiğini düşünmesini sağladığını, Dafne'nin sevgilim olduğunu ama seni gördükten sonra onu sadece seni korumak için yanımda bir piyon olarak tuttuğumu söyledim. Bu hikayeye inandırıcılık kazandırmak içindi."

Bu adam ne kadar iğrençti! Kendi sevdiği kadın varken bana dokunmuştu. Acaba Dafne'nin bunlardan haberi var mıydı?

-"O ne yaptı? İnandı mı?"

~Zor Aşk~Where stories live. Discover now