43- Beklenen gün- karşılaşma

37.6K 995 146
                                    

Birkaç gün sonra

  Sarı belime uzanan saçlarım artık kürek kemiklerimdeydi. Aynadaki görüntüme bile tahammülüm yoktu. O yüzden kesmiştim. Vücudumdan izi kalkan yaraları  aksine kalbime isabet ettiremediğim kurşunun izi her zaman oradaydı. Bu yüzden göğüs dekoktesiz bir kıyafet seçmiştim. Saçlarımın kesmeme rağmen elektiriklenen ve çatallanan uçlarını gizlemek içinde fön. Ardındanda bolca sprey...

Vücudumu ve yaralarımı gizledikten sonra haftalardır asla geçmeyen kızarıklıklar, strese ve üzüntüye bağlı sivilceler ve daha de örtmek için fondöten sürdüm. Ağlamaktan, her gece acıdan uyuyamamaktan kızarmış/ morarmış gözlerim için kapatıcı kullandım. Babam dövdüğünde bile bu kadar kötü görünmezdim. Yüzümde bir sürü morluk oluşurdu belki ama bu kadar kötü olmazdı...

  Feri sönmüş gözlerime damla damlattım. Ağlamaktan kurumuşlardı. Kırpmak bile acı veriyordu. Aynada son kez Kumsal'a baktım. Kumsal'ın can çekişi son bulmuştu. Artık masumiyet olmayacaktı. Çünkü ben içimdeki o kızın çektiği acıdan başka bir şey bulamıyordum. Yanan canım içimde farkında bile olmadığım nefretimi körüklemişti. Gözlerimin üzerini acımasızca siyaha boyadım. Olmayacağım kişiyi yaratmak için yapmayacağım şeyler yapmam gerekiyordu. Yinede içimdeki o parça onu göreceği için kıpır kıpırdı. Gözlerine bakıp nasıl ağlamayacaktım? Şimdi kolaydı ama onu görünce değişeceğini biliyordum. Bana çektirdiği tüm o acılar... o deponun köşesinde yalvardığım günler... nasıl geçerdi ki? Ben sadece unutmak için kendimi bile vermiştim ona. Ama o okadar profösyöneldi ki acıtmazken bile acıtıyordu.

  Kirpiklerimide boyadıktan sonra kırmızı rujumu sürdüm. İşte şimdi olmuştu. Bakışlar için gerçekten çalışmıştım. Daha cürretkar bakabiliyordum. Kolay olmuştu aslında. Sadece düşünmüştüm. Daha ne kaybedebilirim ki? 

  Sırtımdaki cesur dekolteyi bir kez daha kontrol edip stilettolarımı ayağıma geçirdim. Spor ayakkabı kadar rahat yürüyebiliyordum artık topuklularla. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlanmış bu oyundaki tek kusur duygulardı. Ekin'in ve Kerem'in sahip olmadığı duygular bende olduğu için güçsüzdüm. Ağlamamı kontrol edemiyordum. Biradan göreceğim sadece Ekin değildi benim için. Ben bütün aldıklarını da görecektim benden. Gözlerindeki duygusuzluk tekrar yıkılmama sebep olacaktı. Bu yok edemediğim tarafımdı. Oyundaki tek hatalı kod!

  Oldukça ağır kokan kadınsı parfümden etrafımda gezdirdim. Dış cephe sağlamdı. Planlandığı gibi...

  Odamdan çıkıp aşağıya indim. Kerem karşımda duruyordu. Uzun süredir gördüğümün aksine çok iyi görünüyordu. İçimden makyaj mı yapıyor acaba? Diye geçirmeden edemedim. Üzerindeki takım elbisesi ile gayet şık duruyordu. Merdivenlerden ağır ağır inerek koluna girdim. Bu oyun için yaptığımıza kendimizi bile inandırmamız lazımdı. Sadece Ekin'i kandırmakla yapamazdık bunu. Önce kendimizi kandırmalıydık ki Ekin inansın...

  Birlikte mükemmel bir çift olarak Kerem'in siyah range roverına bindik. Şöförde koltuktaki yerini alınca Kerem yüzümü elleri arasına aldı. Bana daha önce hiç göstermediği bir şefkatle "İyi misin?" Dedi. Afallasamda rolümü oynadım. Bu oyunda hataya yer yoktu. Karşımızdaki kişi Ekin Asardı. Şu andan itibaren oyunu gerçek yapmamız lazımdı. Yerin kulağı vardı, kimseye güven yoktu.

  Başımı salladıktan sonra hiç yapmayacağım bir şeyi yaptım. En azından Kumsal'ın yapmayacağı bir şeyi. Gerçi o benim yaptıklarımın hiçbirisini yapmazdı...

  Başımı Kerem'in göğsüne doğru yatırdım. Kalbim göğsümü parçalamak istercesine vahşice atıyordu. Güvene ihtiyacım vardı benim. Canım yandığında sarılacak birisine, ağlarken beni göğsüne bastıracak birine. Ekin'i de bunun için kullanmıştım belkide. Bana yaptıklarına rağmen ona güvenmek değildi bu. Eğer öyle olsaydı bu kişi Kerem olmazdı. Sadece benden daha güçlü birisinin kolları altında daha iyi hissediyordum. Bana zarar vermiş olsada...

~Zor Aşk~Where stories live. Discover now