78- Düşüncesiz Kaltak!

29.4K 800 111
                                    

  Herkese yeniden merhaba!

Vote atmayı, yorum bırakmayı ve beni takip etmeyi unutmayın! Duyuruları mesaj panomdan yapıyorum ve beni takip etmezseniz bildirim alamıyorsunuz maalesef.

Bir de bu bölüm çoğunlukla Dafne ve Uğur'dan oluşuyor. Ama altta Ekin ve Bulut'ta var!

İyi okumalar!

Uğur 'dan

Dün gecenin ardından iki gündür hayatım aynı sıkıcıkta gidiyordu. Dafne artık odasında uyuyordu, beni beklemiyordu. Akşam ben geldiğimde ise zaten uyumuş oluyordu, o yüzden görüşmüyorduk.

  Son iki gündür işten de gına geldiği için barlarda takılmaya başlamıştım geceleri. Biraz bir şeyler içip birileriyle görüşüp geri geliyordum.

  Sabah yine uyanıp aynı şekilde giyindim işe gitmek için. Gece de yine dışarıda takılacaktım. Merdivenlerden inmiş ve çıkmak için hazırlanırken iki günün ardından ilk kez Dafne'yi görmüştüm. Kötü görünüyordu.
-"Yine mi gidiyorsun?"
Dedi bana şişik gözler ve çatallaşmış bir sesle. Üzülüyordu, onun üzülmesini istemiyordum ama benimle oyun oynamasına da daha fazla göz yumamayacaktım. Karar vermesi lazımdı önce.
-"Evet" diye kısa ve umursamaz bir cevap verdim ve anahtarlarımı aldım.
-"Nereye gidiyorsun?"
Bu soruyu ikinciye soruyordu, gerçekten mi?

  Sorusuna cevap vermedim. Onun yerine kapıyı açtım çıkmak için ama o susmadı. "Sabah çıkıp gecenin köründe geliyorsun. Nereye gidiyorsun?"

  Kapıyı açtıpım gibi kapattım ve ona döndüm. Birkaç adımda yanına yaklaştım.
-"Nereye gidiyorum sence?"
Benden bir adım uzaklaştı.
-"Onu sen söyleyeceksin"
Bu cesareti karşısında hayran kalmıştım. Kaşlarımı kaldırmış bir şekilde ona baktım.
-"Öyle mi? Ya söylemezsem? Ne yapacaksın?"
Tuttuğum kolunu çekmeye çalıştı.
-"Dokunma bana!"
-"E hani karımdın dün gece?"
-"Boşanmak isti-"
Bu son söylediği son damla olmuştu. Onu duvara ittirip üzerine eğildim.
-"Sakın Dafne! Sakın çizgiyi aşma! Sana olan sabrımın da bir sınırı var beni çıldırtma!"
Elimi duvara başının hemen yanına vurdum. "Anladın mı?" Diye kükredim. Gözlerini kapatmıştı ve bir damla yaş düşmüştü. Korkuyordu. "Bana bak Dafne!" Yüzünü buruşturmuş ve diğer tarafa çevirmişti. Tekrar bakmasını söylediğim halde bakmayınca çenesini tutup çevirdim. "Ya ne istediğine karar verirsin, ya da böyle yaşamaya devam edersin anladın mı beni! Ben senin süs köpeğin değilim! İşine gelmeyince istemem yan cebime koy yok!"
Sesi çıkmayınca ondan uzaklaştım. Gitsem iyi olacaktı.
-" Beni aldatan bir adamla birlikte olmaktansa ölürüm daha iyi."
Aldatan? Aldatan! Öfkemi kontrol edemeyeceğimden korkuyordum. Bir şey yapmak istemiyordum ona ama çok zorluyordu!
-"Ne hakla seni aldattığımı idda ediyorsun ki sen? Karım mısın benim? Benimle neden evlendiğini bence ikimizde çok iyi biliyoruz."
En sonunda kapıyı çarpıp gitmiştim. Bu gün iş falan çekemeyecektim, kendi evime gittim onun yerine. Biraz kafa dinleyecektim.

  Neden böyle yapıyordu? Bu ladar zor muydu yani? Etrafındaki herkes onun için çabalarken o bebeklerle birlikte kendini de gömmüştü resmen. Şimdi de mutsuzluğuna kılıflar buluyordu.

  Üzerimi değiştirip bütün gün evde normal insanlar gibi günümü geçirdim. Yemek yapan kimse olmadığı için hazır yiyordum mecbur.  Dafne'nin ne yaptığı hakkında bir fikrim yoktu. Uzun süre olmuştu markete gitmeyeli, birisine alışveriş yaptırıp eve göndersem iyi olacaktı. Adamlarımdan birisini arayıp unutmadan yapması gerekenleri söyledim ve uzanmaya devam ettim. Öyle bir şeydi ki onunlayken de mutsuzdum onsuzken de...

🕛🕒🕞🕘🕧

Saatlerin ardından henüz eve gitmeyi planlamıyordum ama gelen bir telefonla acilen dönmüştüm. Dafne evden gitmişti. Yani eşyaları vardı ama o yoktu. Bir an için başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. Sabahın ardından beni terketmiş olamazdı değil mi? Hayır bunu yapamazdı! Nereye gitmişti, nasıl gitmişti? Ya başına bir şey gelirse ne yapardım ben?

~Zor Aşk~Where stories live. Discover now