5. SAVAŞ PİYONU

640K 33.1K 117K
                                    

Keyifli okumalar!

Şarkılar: Hozier, Run
Boy Epic, Up Down

Yankı'nın turkuaz rengi gözlerinde ne vardı bilmiyordum ama ona bakarken bütün renklerin turkuaz gözlerinin arkasında gizlendiğini ve o renklerin sadece zehri simgelediklerini düşünüyordum. Maviliği gizlemişti ama bir gün o zehirler, irislerini yırtıp dışarı çıktıkları zaman ben Yankı'nın gerçek bakışlarıyla karşılaşacak belki de avuçlarımın içine o zehirleri dolduracaktım.

Ona düşündüğümden daha uzun süre baktım, gözlerinin içine zamanın bile kenara çekilip bize izin vereceği uzun bir süre boyunca baktım ve o da bana karşılık verirken benim gibi sorgulayıcı ifadesi yerindeydi.

Turkuaz gözleri uyuşturucu bir etkiye sahipti ayrıca sakinleştiriciydi ve o bunun farkında bile değildi, bundan emindim.

Cama vurulduğunu duydum ve olduğum yerde irkilip başımı Yankı'nın yanındaki cama doğru çevirdiğimde Mutlu'nun eliyle camı açması için işaret verdiğini gördüm. Yankı, gözlerini benden daha geç bir zaman sonra ayırdı ve camı aşağıya doğru indirirken "Ne oldu Mutlu?" diye sordu.

"Ha?" Mutlu, düz bir yüzle ikimizin suratına baktıktan sonra "Ne mi oldu?" diye sordu ve alayla güldü. "Mangalı nereye koyalım diye soracaktık, beyaz atletinle seni bekliyorduk." Cama doğru eğildi ve bana bakarak kafasını iki yana salladı. "Seni de yelpaze yaparız, nasıl fikir?"

Yankı, yüzünü çevirip gülümsedi ve birkaç saniye sonra kapısını açarak aşağıya indi. Ben oturmaya devam ederken Bartu'nun bize doğru yaklaştığını gördüm. Işık ve Lâl geride durmuş arabaya doğru bakıyorlardı. Işık'ın eli Lâl'in omzundaydı fakat Lâl'in gözleri benden bir an olsun ayrılmıyordu.

Beni bakışlarıyla öldüremezdi ama aşağıda sıktığı yumruklarıyla beni öldürebilirdi, bunu anlayabilmiştim.

"Helin," dedi Bartu ve o da camdan eğildi. "Neden inmiyorsun? Gideceğiz."

"Galiba korkuyor." Mutlu Bartu'nun omzuna vurdu. "Sen de böyleydin evladım, korkar eteğime sarılırdın ama seni nasıl alıştırdım bu yollara." Elleriyle araba sürüyormuş gibi yaptı ve gaz sesi çıkardı. "Egzoz patlatan adamdan Hızlı ve Öfkeli'deki seksi adamlara döndün."

Bartu, Mutlu'ya gözlerini devirip "Az önce yaptığından sonra sana benimle muhatap olma demedim mi?" diye sordu. "Aksiyon istiyorsun diye alarmı öttürdün lan!"

"Of!" Mutlu defalarca dinlediği senaryoyu bir daha dinliyormuş gibiydi, büyük ihtimal Bartu arabada Mutlu'yu fena şekilde azarlamıştı. "Işık'ın yardıma ihtiyacı vardı ve ben de onu kurtardım." Kaşları çatıldı, elini kıvırcık saçlarına geçirdi. "O adamı döveceğim." Durdu, Bartu'ya baktı. Ben arabadan inerken bana baktı, sonra bir daha Bartu'ya baktı ve şirin bir şekilde gülümsedi. "O adamı döver misin?"

Güldüm ve Bartu da bana eşlik ettiğinde elini burnunun kemerine götürdü. "Beni yollara alıştırana bak sen, şimdi de eteğime yapışmış adamı dövmemi istiyor." Mutlu'nun yüzünün rengi değişirken Bartu bana bakarak "İlk işimizi aldığımızda ikimiz günü tuvalette geçirdik," dedi. "Mutlu korkudan ve heyecandan durmadan kustu."

"Ne?" diyerek gülmeye başladığımda Yankı diğer arabanın bagajından bir şeyler çıkarıyordu ve Işık'la bir şeyler konuşuyorlardı. Lâl onlardan uzak dursa da kulak misafiriydi. "O kustu, sana ne oldu?"

Mutlu sırıttı. "Kriz zamanları hep kusarım." Sonra kahkaha attı. "Tek başıma o tuvalette olmak istemedim, onun da yemeğine içeceğine önceden cırcır olsun diye ilaç kattım ve bütün günü tuvalette geçirdik. Herkes onun da korktuğu için tuvalette kaldığını düşündü."

SOKAK NÖBETÇİLERİWhere stories live. Discover now