45. KIYAMET ÖNCESİ

1.1M 44.8K 407K
                                    

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İki parta ayırdığım epey uzun bir bölüm, ikinci parta gelince mola verip okursanız çok sevinirim, zaten zihinsel olarak yorucu olacak. Hatta bence bir hafta geçtikten sonra okusanız daha iyi olur. Çok konuştum...

Keyifli Okumalar!

Şarkılar: Opeth, Death Whispered a Lullaby
Cem Adrian, Tanrı'nın Elleri
Candan Erçetin, Annem

Nadir'in güncesinden...

01.01.2021

Yeni yıl. Yeni umutlar ve günlüğümün ilk satırı.

Okuma yazmam olmadığı için, bu günlüğü Ferda'ya yazdırıyorum.

Sokak Nöbetçileri masal karakterleri demişti, Mutlu abim. Biz günlüklerimize masallarımızı yazarız.

Bu da benim masalımın ilk cümleleri. Belki de ömrüm, masalımı devam ettirmeye yetmeyecek ama benim de kendime ait bir masal kitabım olsun istedim.

Uzun zamandır acı çekmiyorum, kimse beni istemediğim hiçbir şeye sürüklemiyor.

Ferda gülümsüyor.

O çok güzel gülümsüyor.

Ve ben yaşamak istiyorum.

Masallarda kimse ölmez, değil mi?

Değil mi, Ferda?

"Nadir"

Her anının kendine ait bir kokusu vardı, her anının kendine ait bir sesi, her anının kendine ait acısı ve kendine ait şefkati

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Her anının kendine ait bir kokusu vardı, her anının kendine ait bir sesi, her anının kendine ait acısı ve kendine ait şefkati.

Bu cümleyi kurduğum anda birçok insanın aklında yüzlerce hatta binlerce anı dönebilirdi ama benim Sokak Nöbetçileri'nden öncesine dayanan iyi anılarım o kadar azdı ki.

Altı yaşındaydım, Harun Aktan'ın küçük balkonundan ellerimi demirlere yaslayıp aşağıda oyun oynayan çocukları izliyordum ve çok açtım. Bazen bana yemek vermeyi unuttuğu ve ben de onun yanına gidip istemeye korktuğum için aç uyuduğum çok gün olurdu, o gün de bu günlerden biriydi.

Balkon demirinden aşağıya bakarken, kaldırıma oturmuş yalnız bir çocuk görmüştüm. Dirseklerini dizlerine yaslamış elindeki ekmeği ısırırken top oynayan çocuklara bakıyordu. Benim gibi dışlanmıyordu, yorulmuştu ama benim gibi yalnız olan bir çocuğu görmek iyi hissettirmişti.

Dışarıya çıkmam yasaktı, Harun Aktan'ın vücudumda bıraktığı morluklar yeni yeni geçmeye başlamıştı ama altı yaşında bir çocuk olarak korktuğum şiddet değil, çok daha kötüsüydü.

Kaldırımda oturup arkadaşlarını izleyen o erkek çocuğu, karnını doyurduğunda yarım bıraktığı ekmeği kaldırıma bırakmıştı ve koşarak arkadaşlarının yanına gitmişti. Öylece yarım bir ekmek.

SOKAK NÖBETÇİLERİWhere stories live. Discover now